Ne kadar spritüel olduğunla ilgilenmiyorum
Kaç tane ayauasca töreni yaptığın, kaç tane uzaylıyı kanalize ettiğin, vipassana yaparak kaç gün geçirdiğin veya kundalininin ne kadar aktif olduğu umurumda değil
Ne kadar insan olduğunu önemsiyorum.
Vücudunun nasıl göründüğünü önemsiyorum.
İnsanların senin yanında ne kadar güvende hissettiklerini önemsiyorum.
Hayat istediğin gibi gitmediğinde nasıl tepki verdiğinle ilgileniyorum
Çatışma sırasında kendini ve başkalarını nasıl tuttuğunu önemsiyorum
Kimse izlemiyorken ne kadar dürüst olduğunu önemsiyorum
Sinir sisteminin ne kadar düzenli olduğunu, vücuduna ne kadar bağlı olduğunu, kapasiteni genişletmeye ne kadar istekli olduğunu önemsiyorum.
Aslında somutlaştırmadığın ruhsal kavramlara doğru sürüklenmek yerine kendinle ne kadar derin bir şekilde oturmaya isteklisin?
Maneviyatın moda olduğu bir dünyada yaşıyoruz
Ama bedenlenmiş olmak nadirdir
Mantraları ezberlemek ve ilahi bitkisel ilacı hissetmek, bütünlükle, duygusal bir tetikleyiciyle düzenleme yapmaktan daha kolaydır
Parmakla işaret etmiyorum
Çünkü ben de burada değilim ve aynı zamanda kendimden ve kendimle konuşuyorum
Beyaz giyebilirsin, törene katılabilirsin, oruç tutabilirsin ve her sabah nefes egzersizleri yapabilirsin.
Ama gölgelerinin sahibi olamazsan, kalıplarının sorumluluğunu alamazsan veya birinin gözlerinin içine alçakgönüllülükle, dürüstlükle ve şefkatle bakamazsan bunun ne anlamı var?
Bedensellik olmadan maneviyat sadece başka bir kaçıştır
Sadece arkasına saklanılacak başka bir kimlik..
Sadece var olmak yerine performans göstermenin başka bir yolu
Alan tuttuğunda sakin ve ruhsal görünmeye çaba gösterirsin
Ama tören bittiğinde sen kimsin?
Madalenadragon’dan alıntı/çeviri